{ "title": "31 Mart Olayı", "image": "https://www.kurtulussavasi.gen.tr/images/31-mart-olayi.gif", "date": "21.01.2024 05:10:43", "author": "merve ekmen", "article": [ { "article": "
31 Mart Olayı, II. Meşrutiyetin ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış büyük bir isyandır. 31 Mart olayı olarak adlandırılmasındaki sebep, Rumi Takvime göre 31 Mart 1325'te başlamasıdır.

II. Meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne karşı muhalefet başlamıştır. O günlerde ülkenin içinde olduğu durumdan İttihat ve Terakki Cemiyeti sorumlu tutuluyordu. Meşrutiyetin ilanının hemen ardından, Bosna-Hersek gibi toprakların kaybedilmesi ve bu sebeple doğan itibar kaybı ile, beklenen rahat günlerin hemen ufakta görünmemesi, aksine siyasi karışıklığa doğru gidilmesi, halkın gözünde Cemiyete karşı güvensizlik ve umutsuzluk yaratmaya başladı.

Meşrutiyetçi hareketin en güçlü kolu olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin iktidarı ele geçiremeyecek dolaylı bir denetim inşa etmesi ve İngilizlerin, İttihat ve Terakkicilere söz geçiremeyeceğini anlaması politik kararsızlıklara yol açmış, halk arasında da büyük çalkantılara sebep olmuştur. Diğer taraftan dinci gruplar da İttihat ve Terakki Cemiyeti ile hükümete karşı harekete geçtiler. Bunun yanında, Derviş Vahdeti adında birisinin başında yer aldığı Volkan gazetesi ve 'İttihaf-ı Muhammed'i Fırkası', dinin elden kayıp gittiği, ülkenin şeriattan koparıldığı propagandası yapıyor ve bunu özellikle askerler arasında yaymak, duyurmak istiyordu. Bu sebepler bazı muhalefet gruplarının kısa zamanda İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne karşı İngilizlerin de desteğiyle birleşmelerine yer hazırladı. Politik kararsızlık ve çatışmalar, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne muhalefet eden ün sahibi gazetecilerin ajanlar tarafından öldürülmesiyle daha da şiddetlendi. Bununla beraber İttihat ve Terakki Cemiyeti içinde de bazı sorunlar bulunmaktaydı; teşkilatın Alman tarafları Selanik kolu ve İngiliz tarafları Manastır kolu arasında güçlü bir rekabet yaşanmaktaydı. O yılda Alman tarafları Selanik kolu, azınlık konumuna düşen Manastır koluna üstün gelmişti. Bu olay, bu partinin Manastır kolunun bir kısmını da saf değiştirip muhalefet ile işbirliğine teşvik etti. Diğer taraftan İngilizlerin böyle bir isyanı onaylamasının nedeni de Berlin Antlaşması sonrasında, Mısır'ın kendince işgali sonrası giderek kendi bölgesinden uzaklaşıp, hızla, rakibi olan Almanya eksenine doğru geçiş yapan ve II. Meşrutiyet sonrası da bu durumu devam ettiren Osmanlı İmparatorluğu'nu kendi saflarına çekme isteğinden kaynaklanmaktadır.

Bu dönemlerde İttihat ve Terakki Cemiyeti, yeni rejimini korumak ve başkentin güvenliğini sağlamak ve korumak üzere, Makedonya'dan İstanbul'a 'Avcı Taburları'nı getirmişti
İttihat ve Terakki Cemiyeti aleyhinde, muhalefetin dini de işin içine aldığı kampanyayla siyasi havanın iyice gerginleştiği anda, gerici propagandaların da etkisiyle 31 Mart 1325 tarihinde, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin getirdiği birliklerden Dördüncü Avcı Taburu subaylarının ve askerlerini hapsederek ayaklanmasıyla, 31 Mart isyanı patlak verdi.

Mebusan Meclisi'nin açılması ve II. Meşrutiyet'in ilanı ülkede siyasi gerilimi arttırdı. Meşrutiye karşı gelenler, Rumi Takvime göre 31 Mart günü isyan ettiler. İlerleme ve yenileşmeye karşı çıkarılan bu isyan kısa sürede büyümeye başladı. Ayasofya meydanında, subaysız ve silahlı askerler toplanarak 'Şeriat isteriz' diye bağırıp ve ateş ederek, Mebusan Meclisi basıldı, gazeteciler, subaylar ve meşrutiyet yanlılarından çok sayıda ölen oldu. İsyancıların kurmak istediği yeni hükümet İngilizler tarafından desteklendi. Olayların önünü kesemeyen Hüseyin Hilmi Paşa Hükümeti istifa etti.

Ayaklanma Mebusan üzerinde de etkili oldu. 31 Mart günü İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi mebuslar, can güvenlikleri olmadığı için meclise gitmeme kararı aldılar. Bazı İttihat ve Terakki üyeleri İstanbul'dan uzaklaşırken, bazıları da şehir içinde saklandı. Bu arada isyancılar İttihat ve Terakki subaylarını ve mebusları buldukları yerde öldürüyorlardı. Meclisin ve hükümetin etkisiz kalmasıyla, II. Abdülhamid tekrardan duruma egemen oldu. İsyanı başlatan muhalefet ise önderliği elde edemedi.

İstanbul'daki bu gelişmeler, ülkede ve Makedonya'da büyür bir heyecana sebep oldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti yanlılarınca olay 'Meşrutiyetin mahvolduğu' şeklinde görüldü. Bunun üzerine başta Rumeli'nin çeşitli yerlerinden, olayı protesto eden telgraflar hükümete ve Padişaha gönderilmeye başlandı. Olayı bastırmak üzere Selanik'te azınlıklarla bir araya gelindi.

İstanbul'da denetimi kaybeden İttihat ve Terakki asıl güç kaynağı olan Selanik'teki 3. Ordu'yu harekete geçirdi ve İstanbul'a doğru yola çıkarıldı. Böylece isyan bastırmak üzere Hareket Ordusu kuruldu. 31 Mart isyanını bastırmak için kurulan bu özel ordu da Mustafa Kemal önemli çalışmalarda bulundu. İstanbul'a gönderilen 'birinci kademe' birliklerin Kurmay Başkanlığını üstlendi ve kuvvete 'Hareket Ordusu' ismi onun önerisi üzerine verildi. İsyancılar, İstanbul'a girmeye başlayan Hareket Ordusu'na karşı başarısız bir direniş gayretinden sonra teslim olmak zorunda kaldılar.

Hareket Ordusu İstanbul'a geldiği sıralarda, Mebusan ve Ayan Meclisleri, Başkent'ten daha güvenli olduğu düşünülen Ayastafanos'ta 'Milli Meclis' olarak bir araya gelinmiş ve burada II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesi konusu görüşülmeye başlanmıştı. Fakat Hareket Ordusu Komutanı Mahmut Şevket Paşa'nın bu konuda, zamanın daha erken olduğunu söylemesi üzerine, karar sonraya bırakılmıştır.

İsyanın bastırılmasından hemen sonra sıkıyönetim ilan edildi ve isyancıların önderleri Divan-i Harpte yargılanarak ölüm cezasına çaptırıldılar. Muhalefet hareketi önemli ve büyük kayıplara uğradı. Fakat en önemli gelişme, Meclis-i Umumi Milli ismi altında birlikte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan'ın, II. Abdülhamid'i tahttan indirilmesini, onun yerine V. Mehmet Reşat'ın geçirilmesini kararlaştırılmasıydı. Bunun yanında II. Abdülhamid'in İstanbul'da kalmasını da riskli bularak Selanik'te yaşaması uygun görüldü. Divan-ı Harp, II. Abdülhamid'i yargılamak için diretse de yeni kurulan Hüseyin Hilmi Paşa Hükümeti bunu kabul etmedi.

Divan-ı Harbin vermiş olduğu idam kararları, 13 kişinin asılması ile yerine gelmiştir. İdam sehpaları Ayasofya Meydanı'nda, Sultanahmet Adliyesinin önünde, Köprübaşında, Beşiktaş'ta cami önünde, Sirkeci'de, Sirkeci İstasyonu önünde, Kasımpaşa'da divanhane önünde ve Beyazıt meydanında kurulmuştur. İlk idam edilenler, dördüncü avcı taburu ve onbaşılardan arkadaşlarına elebaşılık etmiş olanlar olmuştur.

31 Mart Olayının Nedenlerini Kısaca Özetlersek
31 Mart Olayının Sonuçlarını Kısaca Özetlersek
" } ] }